DİŞ HEKİMLERİ ŞİRKET KURULUMUNDA VE SONRAKİ SÜREÇLERDE BİLİNMESİ GEREKENLER

DİŞ HEKİMLERİ ŞİRKET KURULUMUNDA VE SONRAKİ SÜREÇLERDE BİLİNMESİ GEREKENLER

1.     Uzmanlık olarak belirlenen alanlarda uzman olmayan dişhekimleri faaliyet gösteremez mi?

2.     Dişhekimliğinde Botoks

3.     Hasta Kayıtları İle Hekimin Başarı Garantisi Vermemesi 

4.     Apartmanların bağımsız bölümlerinde muayenehane veya poliklinik açmak mümkün müdür?

5.     Muayenehane olarak düzenlenen apartman dairesinde  kat malikleri aksine yeni bir düzenleme yapabilir mi?

6.     Muayenehanelerin işyeri açma ruhsatı alma zorunluluğu var mıdır?

7.     Dişhekimlerinin birden fazla özel sağlık kuruluşunda çalışmaları mümkün müdür?

8.     Bir dişhekimi başka bir dişhekimin yanında çalışabilir mi?

9.     Dişhekimlerinin herhangi bir şirkete ortak olmaları mümkün müdür?

10.  Muayenehane sahibi bir dişhekimi, başka bir ağız ve diş sağlığı polikliniğine şirket ortağı olabilir mi?

11.  Ağız ve diş sağlığı polikliniği şirket ortakları, aynı şirket üzerinden aynı ilde veya farklı ilde, mesleklerini icra etmemek koşuluyla şube veya şubeler açması mümkün müdür?

12.  Kamuda çalışan bir dişhekimi, ağız ve diş sağlığı polikliniği şirket ortağı olabilir mi?

13.  Serbest çalışan bir dişhekimi görüntüleme merkezini tek başına açabilir mi? Bu merkezde dışarıdan hasta kabulüyle film çekilebilir mi?

14.  Dişhekimi kendi alanı dışında bir teşhisi reçetesinde belirtebilir mi?  Koyduğu teşhise uygun olarak kendi alanı dışında kalan tansiyon, diyabet, depresyon gibi hastalıklarda kullanılan ilaçları reçetesine yazabilir mi?

15.  Hükümlü hastanın tedavisi yapılırken kelepçesi çıkartılmalı mıdır?

16.  Tıbbi Kötü Uygulamaya İlişkin Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Kapsamı Nelerdir?

17.  Ağız ve diş ile ilgili ölçü ve kalıpların döküm ve protez çalışmaları yapılırken hastanın ağzında son halini alana kadar birden fazla prova yapıldığı, ölçünün dişhekimi ve teknisyen arasında karşılıklı olarak birçok defa gönderildiği bilinmektedir. Bu durumda dişhekimi tarafından sevk irsaliyesi düzenlenmesi zorunlu mudur?


1. Uzmanlık olarak belirlenen alanlarda uzman olmayan dişhekimleri faaliyet gösteremez mi?

Dişhekimlerinin yetkilerinin uzmanlık sebebiyle daraltılabilmesi ancak amaca uygun bir yasal kural ile mümkündür. Örneğin hekimlerle ilgili düzenlemede, uzman olmayan hekimlerin genel olarak hastalıkları tedavi hakkı olduğu ancak uzmanlık belgesi olmayan hekimlerin hiç bir ameliyei cerrahiye yapamayacakları cerrahii sağireye ait ameliyat (küçük cerrahi işlemler) ile sünneti ise her hekimin yapabileceği açıkça belirtilmiştir. (1219 sayılı Kanun m.3 ve m.8) Yine hekimlere yönelik düzenlemeler arasında, büyük ameliyatların –acil durumlar hariç olmak üzere- ancak uzman hekimlerle birlikte bir hekim tarafından yapılabileceği ifade edilmiştir. (m.23)

1219 sayılı Yasa’nın 29. maddesi ile bütün dişhekimlerinin yetkileri ortak biçimde tanımlanmış; münhasıran uzman olmak ve o unvanı ilan edebilmek için ise uzmanlık belgesine sahip olmak gerektiği belirtilmiştir.

Hekimlerle ilgili düzenlemelerin aksine, Yasa’nın herhangi bir maddesinde, dişhekimliğinde uzman olanların sahip olduğu ilave bir yetki tanımlanmış değildir. Aynı şekilde, Yasa’nın herhangi bir hükmünde uzman olmayan dişhekimlerinin yetkilerinin daraltılmasına ilişkin bir düzenleme de yoktur.

1219 sayılı Yasayla insan sağlığına ilişkin olarak, dişlerin, diş etlerinin ve bunlarla doğrudan bağlantılı olan ağız ve çene dokularının sağlığının korunması, hastalıklarının ve düzensizliklerinin teşhisi ve tedavisi ve rehabilite edilmesi ile ilgili her türlü mesleki faaliyet dişhekimlerinin yetkisindedir. Bu alanda kalması şartıyla ağız ve diş sağlığına ilişkin herhangi bir işlemi dişhekimlerinin yapmasını yasaklayan yasal bir kural bulunmamaktadır.

Dişhekimi, yasal yetki alanında kalan işleri mesleki eğitim, deneyim, beceri gibi kişisel yeterliklerinin yanı sıra işlemi yapılacağı sağlık kuruluşunun insan gücü ve teknik olanaklarını gözeterek değerlendirir; bunun sonucuna bağlı olarak sübjektif ve objektif yetersizlikler nedeniyle birtakım işleri yapmaktan kaçınabilir. Ancak, dişhekimliği yetki alanındaki herhangi bir işin dişhekimi tarafından yapılamayacağı, ancak ilgili uzman dişhekimi tarafından yapılabileceğine ilişkin bir değerlendirme a priori olarak yapılamaz.

2.Dişhekimliğinde Botoks

Dişhekimliğinde Botoks Ve Benzer Uygulamalar Yapılmasına İlişkin  TDB Etik Kurulu Raporu için tıklayınız...

3. Hasta Kayıtları İle Hekimin Başarı Garantisi Vermemesi 

Hasta Kayıtları İle Hekimin Başarı Garantisi Vermemesi İlkeleri Arasındaki İlişkinin Etik Boyutuna İlişkin TDB Etik Kurulu Raporu için tıklayınız...

4. Apartmanların bağımsız bölümlerinde muayenehane veya poliklinik açmak mümkün müdür?

Ülkemizde bütün bir yapıda bağımsız bölüm kurulması ile bu bağımsız bölümün ana yapı ile ilişkisi 634 sayılı Kat Mülkiyeti Kanunu ile kurulmuştur.  Ana yapıda kat mülkiyeti kurulurken bağımsız bölümlerin niteliği noter tasdikli bir liste halinde gösterilir. Ayrıca, bu bağımsız bölümlerin kullanılış tarzının da gösterildiği bir yönetim planı hazırlanır.

Ana gayrimenkulün, mesken, iş veya ticaret yeri olarak gösterilen bağımsız bir bölümünde hastane, dispanser, klinik, poliklinik, ecza lâboratuvarı gibi müesseseler kurulamaz; kat maliklerinin buna aykırı sözleşmeleri hükümsüzdür; dispanser, klinik, poliklinik niteliğinde olmayan muayenehaneler bu hükmün dışındadır (634 sayılı Kanun m.24).

Belirtilen Kanun hükmündeki ifadeye uygun olarak hekim/dişhekimi muayenehanesi, mimar bürosu, avukat bürosu gibi işyerlerinin binalarda yer almasının mümkün olduğu uzun zamandır Yargıtay kararlarında yer bulmaktadır. Ancak burada dikkat edilmesi gereken bir nokta bulunmaktadır: Yönetim planında aksine hüküm olmaması! Bir apartmanın yönetim planında bağımsız bölümlerin muayenehane olarak kullanılamayacağına dair hüküm var ise, herhangi bir kat maliki veya yöneticinin açacağı dava ile bağımsız bölümün muayenehane olarak kullanımına son verilmesine karar verilebilir.

Mevcut bağımsız bölümlerde muayenehane açılamayacağına ilişkin Yönetim Planı hükümlerinin değiştirilmesi kat maliklerinin beşte dördünün kararı ile mümkün olabilir.

5. Muayenehane olarak düzenlenen apartman dairesinde  kat malikleri aksine yeni bir düzenleme yapabilir mi?

Apartmandaki bağımsız bölümlerin kullanım amaçları yönetim planı adı verilen ve bütün malikleri bağlayan, apartmanın ilk kuruluşunda düzenlenmiş olan, bir belgede belirtilir. Yönetim planında bağımsız bölümler mesken ya da işyeri olarak belirlenmiş ise burada muayenehane açılabilir iken poliklinik açılması mümkün bulunmamaktadır. Ayrıca yönetim planında apartmanda muayenehane açılamayacağı yönünde bir yasak var ise bu düzenleme de herkes açısından bağlayıcıdır.

Hangi özel sağlık kuruluşlarının muayenehane olarak niteleneceği de yargı kararları ile belirlenmektedir: "Kat Mülkiyeti Yasasının 24.maddesinin ilk fıkrasında anagayrimenkulün kütükte mesken, iş veya ticaret yeri olarak gösterilen bağımsız bölümünde hastahane, dispanser, klinik, poliklinik, ecza laboratuarı gibi müesseselerin kurulamayacağı kesin yasak olarak öngörülmüş; dispanser, klinik, poliklinik niteliğinde olmayan muayenehaneler bu hükmün dışında tutulmuştur. Yargıtay`ın yerleşmiş uygulamalarında, … yasak kapsamı dışında kalan ve muayenehanede yapılabilecek işin ise doğrudan hasta üzerinde elle veya aletlerle yapılan sağlık kontrolünü ve operasyon sayılamayacak müdahaleleri içerir nitelikte olması aranmaktadır." Yargıtay Hukuk Genel Kurulu E. 2004/18-476 K. 2004/561 T. 20.10.2004)

Yasa hükmünde açık olarak belirtildiği üzere apartmanda açılacak klinik, poliklinik gibi yerler ile ilgili olarak kesin yasak hükmü bulunmaktadır. Kat maliklerinin bu hususa aykırı sözleşme yapmaları da  mümkün değildir. Bu nedenle kat maliklerinden biri ya da yönetici tarafından açılacak bir dava ile poliklinik olarak kullanılan söz konusu yerin boşaltılması sağlanabilir.

Dişhekiminin  aldığı dairenin bulunduğu apartmanın yönetim planında apartmanda muayenehane açılmasına engel herhangi hüküm bulunmaması halinde söz konusu yerde muayenehane açılabilir.

Diğer taraftan, apartman yönetim planının sonradan değiştirilmesi mümkündür. Kat Mülkiyeti Yasasına göre "Yönetim planının değiştirilmesi için bütün kat maliklerinin beşte dördünün oyu şarttır. Kat maliklerinin 33 üncü maddeye göre mahkemeye başvurma hakları saklıdır."

Bu durumda, dişhekiminin muayenehane olarak düzenlediği bu yerden tahliyesini sağlayabilmek için yönetim planının değiştirilmesi teknik olarak mümkün olmakla birlikte söz konusu kat malikleri kurulu toplantısından sonra bir ay içinde sulh hukuk mahkemesine başvurarak anılan kararın hakkın kötüye kullanılması niteliğinde bulunduğu, hakkaniyete aykırı olduğu veya kendisine zarar verilmek kastıyla alındığı ispat edilerek kararın iptal ettirmesi mümkündür.

6. Muayenehanelerin işyeri açma ruhsatı alma zorunluluğu var mıdır?

Muayenehane ve Müşterek Muayenehanelerin Belediyelerden İşyeri Açma  Ruhsatı alma yükümlülüğü  bulunmamaktadır.

23 Nisan 2015 tarih ve 29335 sayılı Resmi Gazete’de yayınlanan 6645 sayılı Kanunun 78.maddesi ile yapılan değişiklikle, muayenehane ve müşterek muayenehaneler iş yeri açma ruhsatı almak zorunda olmaktan çıkartıldı.

Bu sayede, işyeri açma ruhsatı düzenlenmesi için belediyeye başvurmak, bütün kat maliklerinden onay almak ve ruhsat harcı ödemek gibi zorunluluklar ortadan kalkmıştır.

7.Dişhekimlerinin birden fazla özel sağlık kuruluşunda çalışmaları mümkün müdür?

Diş hekimlerinin birden fazla muayenehane açması 1219 sayılı Yasanın 43. maddesindeki özel hükümle yasaklanmıştır.

Diğer taraftan, 1219 sayılı Yasa`nın 12. maddesinde 21.1.2010 tarih ve 5947 sayılı Yasa ile yapılan değişiklik ile hekim ve dişhekimlerinin çalışma düzenlerine ilişkin yeni hükümler getirilmiş; çalışma alanları kategorik olarak ayrılmış ve her bir kategori içinde kalmak kaydıyla birden fazla yerde çalışmalarının mümkün bulunduğu, söz konusu hükmün uygulama esaslarının Sağlık Bakanlığı tarafından belirleneceği düzenlenmiştir.

Dişhekimliği mesleğine ilişkin özel düzenlemelere bakıldığında, Ağız ve Diş Sağlığı Hizmeti Sunulan Özel Sağlık Kuruluşları Hakkında Yönetmelik`in 16/3 maddesinde “Muayenehaneler hariç özel sağlık kuruluşlarında tam zamanlı olarak çalışan diş hekimi/uzman, anestezi ve reanimasyon uzmanı ile radyoloji veya ağız-diş ve çene radyolojisi uzmanı 1219 sayılı Kanunun 12 nci maddesine uygun olmak kaydıyla bulunduğu ilde diğer özel sağlık kuruluşlarında kısmi zamanlı olarak çalışabilir.”, Ayakta Teşhis ve Tedavi Hizmeti Sunulan Özel Sağlık Kuruluşları Hakkında Yönetmeliğin Ek Madde 1/2’de “Muayenehaneler hariç planlama kapsamındaki özel sağlık kuruluşlarında çalışan tabip ve diş tabipleri, 1219 sayılı Kanunun 12 nci maddesine uygun olmak kaydıyla bulunduğu ilde planlama kapsamındaki birden daha fazla özel sağlık kuruluşunda çalışabilir.” hükmü ile Özel Hastaneler Yönetmeliğinin Ek Madde 5/e-1’de “Özel hastanelerde çalışan tabip ve diş tabipleri, 1219 sayılı Kanunun 12 nci maddesine uygun olmak kaydıyla bulunduğu ilde planlama kapsamındaki birden daha fazla özel sağlık kuruluşunda çalışabilir. Diğer sağlık çalışanları ise planlama kapsamındaki en fazla bir özel sağlık kuruluşunda daha çalışabilir.” hükmü bulunmaktadır.

Bütün bu düzenlemelerin birlikte değerlendirilmesinde, dişhekimlerinin birden fazla muayenehane açmalarının mümkün olmadığıdiş hekimlerinin ancak bulundukları ildeki poliklinik, merkez veya özel hastanelerde birden fazla yerde çalışma yapmalarının mümkün olduğu sonucuna varılmaktadır. Birden çok çalışma hakkının sınırına ilişkin bir kural tanımlanmış olmamakla birlikte il sağlık müdürlükleri ve odalar ilin coğrafi özellikleri ve ulaşım olanaklarını da gözeterek söz konusu çalışmaların yapılabilir sınırlarda olmasını, diğer yandan çalışma hayatına ilişkin kurallar ve bu özellikle fazla çalışmanın sınırlarını dikkate alarak değerlendirme ve denetim yapmalıdır.

Bu noktada ayrıca hatırlatmak gerekir ki, “Gerek diş hekimleri ve gerekse bunları istihdam eden bütün özel kurum ve işyerleri tayin, nakil, işten ayrılma ve benzeri değişiklikleri en geç bir ay içinde bulundukları yerin Odalarına bildirmeye mecburdurlar.” Dolayısıyla, dişhekimleri ve onları çalıştıran kuruluşlar çalışma ilişkilerine ilişkin ortaya çıkan yeni durum ve değişiklikleri en geç bir ay içinde odaya bildirmeleri gereklidir.

8.Bir dişhekimi başka bir dişhekimin yanında çalışabilir mi?

Tıbbi Deontoloji Tüzüğü’nün 43.maddesine göre “Tabip ve diş tabibi, muayenehane veya laboratuvarın da, kendi namına diğer bir meslektaşı çalıştıramaz. ancak, muvakkat bir müddet için bizzat bulunmadığı takdirde, diğer bir meslektaşı yerine bırakabilir. Bu müddet bir aydan fazla devam ederse, mensup olduğu tabip odasını haberdar eder." Ağız ve Diş Sağlığı Hizmeti Sunulan Özel Sağlık Kuruluşları Hakkında Yönetmelik`te yapılan düzenlemelerde dişhekiminin meslektaşını istihdam edemeyeceğine ilişkin kural sadece muayenehanelerle sınırlı olarak belirlenmiş; poliklinik ve merkezler tüzel kişiliklere dönüştürülerek istihdam eden dişhekimlerinin tüzel kişilik perdesi arkasında kalması sağlanarak dişhekimlerinin istihdam edilmeleri sağlanmıştır.

9.Dişhekimlerinin herhangi bir şirkete ortak olmaları mümkün müdür?

Mesleklerini icra etmek üzere odaya kayıt olan dişhekimlerinin her türlü ticaret yapması 1219 sayılı Tababet ve Şuabatı Sanatlarının Tarzı İcrasına Dair Kanun uyarınca yasaklanmıştır.

Sağlık hizmeti sunumu amacıyla kurulmuş olan şirketlere dişhekimlerinin ortak olmasının önünde bir engel bulunmamaktadır. Zira özel sağlık kuruluşları, mesleğini serbest olarak icra etme yetkisine sahip serbest çalışan dişhekimleri veya ortaklarının tamamı dişhekimi olan şirketler tarafından açılabilir.

Dişhekimlerinin sağlık hizmeti sunumu dışında faaliyet gösteren şirketlere ortak olması hususunu ise Türk Ticaret Kanunu ve Borçlar Kanununda tanımlanan şirketlere göre incelemek gerekmektedir.

Türk Ticaret Kanunu ve Borçlar Kanununa göre şirketler şahıs şirketleri ve sermaye şirketleri olarak temelde ikiye ayrılmaktadır.

Adi Ortaklık- Birden çok kişinin herhangi bir ticari amaç için bir araya gelerek oluşturdukları, kendilerinden ayrı bir tüzel kişiliği bulunmayan yapılara adi ortaklık denilir. Adi ortaklık, Borçlar Kanununa göre kurulmuş şahıs şirketidir. Bu tür ortaklıkta her bir ortak tacir sıfatına haiz olup ortaklığın borçlarından ortaklar bireysel mal varlıklarıyla da sorumludurlar. Anılan niteliği gereği dişhekimlerinin sağlık hizmeti sunumu dışında bir adi ortaklığa ortak olmaları 1219 sayılı Kanun gereğince yasaktır.

Limited Şirket-Bir veya daha fazla gerçek veya tüzel kişi tarafından bir ticaret unvanı altına kurulup, ortaklarının sorumluluğu koymayı taahhüt ettikleri sermaye ile sınırlı ve esas sermayesi belirli olan şirkete limitet şirket denir. Limited şirket, Türk Ticaret Kanunu hükümlerine göre kurulan sermaye şirketidir. Bu niteliğine uygun olarak ortaklar, şirketin borçlarından koydukları sermaye ile sınırlı olarak sorumludur.

Dişhekimleri, sağlık hizmeti sunumu dışında faaliyet gösteren limited şirket ortağı olabilirler. Ancak anılan şirketlerde yönetim kurulu üyesi veya müdür olarak faaliyet gösteremezler. Zira bu sıfatlarla faaliyet gösterilmesi durumunda kişiler tacir konumunda olmaktadır.

Anonim Şirket-Anonim şirket, en az bir  kişi tarafından kurulan, bir unvana sahip, esas sermayesi belirli ve paylara bölünmüş olan ve borçlarından dolayı yalnız mal varlığıyla sorumlu olan şirkettir.Ortakların sorumluluğu, taahhüt etmiş oldukları sermaye payları ile sınırlıdır.

Dişhekimleri, sağlık hizmeti sunumu dışında faaliyet gösteren anonim şirketlere ortak olabilir ancak kurucu ortak veya yönetici olamazlar. Zira bu sıfatlarla yürütülen görevlerde tacir sıfatı söz konusu olduğu gibi konulan sermaye ile sınırlı olmayan sorumluluklar da söz konusudur.

10. Muayenehane sahibi bir dişhekimi, başka bir ağız ve diş sağlığı polikliniğine şirket ortağı olabilir mi?

Dişhekiminin birden fazla sağlık kuruluşu açması yasaktır. Sağlık kuruluşunun ortaklığı da sağlık kuruluşunun sahipliği anlamında değerlendirilir.

Bu yasağın, Sağlık Bakanlığı yönetmelik düzenlemesi sebebiyle, dolaylı olarak ihlal edildiği durum poliklinik ve merkezi açan şirketin başka sağlık kuruluşları da açmasına izin verilmiş olmasıdır. Bakanlık bu düzenlemeyle, şirketin ortaklarından ayrı bir tüzel kişiliğe sahip olmasına dayanarak dişhekiminin birden fazla sağlık kuruluşu açmasını yasaklayan kuralı ihlal etmediğini iddia etmektedir.

11. Ağız ve diş sağlığı polikliniği şirket ortakları, aynı şirket üzerinden aynı ilde veya farklı ilde, mesleklerini icra etmemek koşuluyla şube veya şubeler açması mümkün müdür?

Türk Dişhekimleri Birliği farklı düşünmekle birlikte, Sağlık Bakanlığı Yönetmeliği m.13/9 uyarınca, poliklinik ve merkez sahibi şirket tarafından ikinci bir sağlık kuruluşu açılması mümkündür: “(9) Bu Yönetmelik kapsamındaki mevcut ADSM ve poliklinik sahibi tüzel kişiler tarafından ikinci bir sağlık kuruluşunun açılmak istenmesi durumunda ve faaliyet gösterdiği adresin değişmesi durumunda Ek-1’de belirtilen evrak ile başvuru aynen tekrarlanır.” Açılacak sağlık kuruluşunun sahibi de ilkinin sahibi olan şirket olacak, aynı veya farklı ilde kurulabilecektir.

Açılabilecek sağlık kuruluşuna ilişkin sayı sınırı olup olmadığına gelince; düzenlemede “ikinci bir sağlık kuruluşu” şeklindeki sınırlamadan hareketle bir poliklinik veya merkez sahibi şirketin sınırsız sayıda sağlık kuruluşu değil ancak bir sağlık kuruluşu daha açabileceğinin kabul edilmesi sağlı hizmetlerinin salt ticari kuruluşlar olmamaları ve zincir sağlık kuruluşlarının önlenmesi bakımından uygun olacaktır.

12.Kamuda çalışan bir dişhekimi, ağız ve diş sağlığı polikliniği şirket ortağı olabilir mi?

Kamuda çalışan dişhekimi bu çalışması sebebiyle devlet memuru statüsündedir. Devlet memurlarının mesleki faaliyette veya serbest meslek icrasında bulunmak üzere ofis, büro, muayenehane ve benzeri yerler açamaz; gerçek kişilere, özel hukuk tüzel kişilerine veya kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşlarına ait herhangi bir iş yerinde veya vakıf yükseköğretim kurumlarında çalışamayacakları 657 sayılı Devlet Memurları Yasasının 28. maddesinde belirtilmiştir.

Aynı maddede, “Memurlar Türk Ticaret Kanununa göre (Tacir) veya (Esnaf) sayılmalarını gerektirecek bir faaliyette bulunamaz, ticaret ve sanayi müesseselerinde görev alamaz, ticari mümessil veya ticari vekil veya kollektif şirketlerde ortak veya komandit şirkette komandite ortak olamazlar.” hükmüne de yer verilmiştir.

Bu kurallar uyarınca, Devlet memuru olarak görev yapan bir dişhekiminin polikliniğin kurulabilmesi için gerekli olan ikinci dişhekimi olarak Şirket ortağı olması, bu nitelik zorunlu olarak poliklinikte çalışmayı gerektirdiğinden, mümkün değildir.

Diğer yandan, Devlet memurunun herhangi bir şirketin ortağı olabilmesi, Yasa’da belirtilen şirket tiplerine ve ortaklık statülerine bağlı olarak, mümkün olmakla birlikte; sağlık hizmeti vermek üzere kurulan şirket ortaklıkları esasen bir sermaye ortaklığı değil mesleki faaliyetin birlikte yürütülmesinin üst yapısı olarak değerlendirilerek sonuca ulaşılmalıdır. Bu yaklaşımla, her ne kadar sahibi olarak şirket görünmekte ise de söz konusu sağlık kuruluşu bu şirketi oluşturan ortakların muayenehanelerinin bir araya getirilmesi olarak kabul edildiğinden, sadece sermaye koyan ortak yaklaşımı sağlık kuruluşlarının sahibi şirketler bakımından uygun değildir. Dolayısıyla, Devlet memurunun sağlık kuruluşu sahibi şirketin ortağı olamayacağı kabul edilmelidir.

13.Serbest çalışan bir dişhekimi görüntüleme merkezini tek başına açabilir mi? Bu merkezde dışarıdan hasta kabulüyle film çekilebilir mi?

Ağız ve Diş Sağlığı Hizmeti Sunulan Özel Sağlık Kuruluşları Hakkında Yönetmelik`in 22/2. Maddesine göre “A tipi poliklinik ve A tipi ADSM’lerde kendi hastaları dışındaki hastalara hizmet verilmesi amacıyla radyoloji veya ağız-diş ve çene radyolojisi uzmanı istihdam edilmek suretiyle radyoloji ünitesi kurulabilir. Bu durumda 3153 sayılı Kanun kapsamında Bakanlıktan ruhsat alınması zorunludur.”

Bu hüküm uyarınca, Sağlık Bakanlığından ruhsat alınarak, radyoloji veya ağız-diş ve çene radyolojisi uzmanı istihdam edilmek suretiyle A tipi poliklinik ve merkezlerde kendi hastaları dışındaki hastalara hizmet verilmesi mümkündür.

14. Dişhekimi kendi alanı dışında bir teşhisi reçetesinde belirtebilir mi?  Koyduğu teşhise uygun olarak kendi alanı dışında kalan tansiyon, diyabet, depresyon gibi hastalıklarda kullanılan ilaçları reçetesine yazabilir mi?

Dişhekimlerinin reçete yazımına ilişkin hukuksal düzenleme 1219 sayılı Tababet ve Şuabatı Sanatların Tarzı İcrasına Dair Kanun`un 35.maddesinde yer almaktadır. Buna göre "Diş tabipleri ve dişçiler Eczaneler Kanununa müteferri talimatnamede gösterilen mevaddı reçete ile eczanelerce alabilirler. Reçete ile alınması mecburi olup salifüzzikir talimatnamede münderiç olmayan maddeleri muhtevi reçete yazamazlar." Bu hükümde adı geçen Eczaneler Kanunu 24.01.1927 tarih ve 964 Sayılı yasa ile yürürlüğe girmiş ancak 24.12.1953 tarih ve Resmi Gazete`nin 8591 sayılı nüshasında yayınlanarak yürürlüğe giren 6197 sayılı Eczacılar ve Eczaneler Hakkında Kanunu ile yürürlükten kaldırılmıştır. Yürürlükten kaldırılan 964 sayılı yasaya ekli olduğu belirtilen talimatname yeni Kanunda yer almadığından dişhekimlerinin hangi ilaçlara ilişkin reçete yazabilecekleri hususu dişhekimliği mesleğinin faaliyet alanını gösteren genel mevzuata göre belirlenmelidir.   

Dişhekimliği mesleğinin yetki alanını düzenleyen 1219 sayılı Kanun`un 29.maddesi "Dişçilik sanatı; dişlerin ve diş etleri ile esnanın tedavisi ve dişlerin ikmal ve ıslahına ait ameliyelerin icrasına münhasırdır" hükmü, dişhekimlerinin faaliyet alanının sınırlarını belirlemiştir. Bu hükümden da anlaşılacağı üzere dişhekimleri, diş ve dişetleri ile çevresinin tedavisi ile yetkilendirilmiş olup dişhekimliği mesleğinin gereği hastalarına diş ve diş etleri ile çevresinin tedavisinde kullanılabilecek ilaçlar reçete edebileceklerdir. Bu nedenle dişhekimliği mesleğinin yetki alanı dışındaki teşhis ve tedaviler ile ilgili herhangi bir ilacın reçetelendirilmesi yerinde değildir. 

Dişhekimlerinin reçete ettiğinde bedeli ilgili sosyal güvenlik kurumu tarafından karşılanabilecek ilaçlar SGK ve Maliye Bakanlığı tarafından her yıl yayınlanan ilaç listelerinde yer almaktadır. Bu listelere bakıldığında söz konusu ilaçları reçetelendirecek hekim ve dişhekimlerinin branşlarına göre ayrım yapıldığı, bir hekimin kendi branşı dışında ilaç reçete etmesinin genellikle mümkün olmadığı görülmektedir. Bu düzenlemelerin Tıbbi Deontoloji Tüzüğü`nde yer alan hekimin tatbik edeceği tedaviyi tayinde serbest olduğu ilkesine aykırılık teşkil ettiği yönünde savlar mevcut olmakla birlikte fiili uygulama bu yönde sürmektedir.

Tüm bu hususlar birlikte değerlendirildiğinde dişhekiminin kendi alanı dışında bir hastalık teşhisini reçetesinde belirtmesi, yetkili olmadığı alana müdahale niteliği taşıyacak ve hukuka aykırı bu işlemin sorumluluğu ilgili dişhekiminde olacaktır. Aynı şekilde dişhekimliği mesleki alanında kalan bir rahatsızlığın teşhis edilmesine karşın tedavi planını düzenleyen belge niteliğindeki reçeteye bununla ilgisi olmayan başka hastalıkların tedavisinde kullanılan ilaçların yazılması da bilimsel ve hukuksal olarak yerinde değildir.

15. Hükümlü hastanın tedavisi yapılırken kelepçesi çıkartılmalı mıdır?

Hasta hükümlü de olsa dişhekiminin Tıbbi Deontoloji Tüzüğü ve diğer mevzuattan kaynaklanan yükümlülükleri aynen devam eder. Bu çerçevede adı geçen Tüzüğün 2. maddesine göre:

"Tabip ve diş tabibinin başta gelen vazifesi, insan sağlığına, hayatına ve şahsiyetine ihtimam ve hürmet göstermektir.

Tabip ve diş tabibi; hastanın cinsiyeti, ırkı, milliyeti, dini ve mezhebi, ahlâki düşünceleri, karakter ve şahsiyeti, içtimai seviyesi, mevkii ve siyasi kanaatı ne olursa olsun, muayene ve tedavi hususunda âzami dikkat ve ihtimamı göstermekle mükelleftir."

Hükümlüye kelepçe takılmasını mümkün kılan mevzuata bakıldığında da; 5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun,  Ceza İnfaz Kurumlarının Yönetimi ile Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Tüzük ve Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesinin "Avrupa Cezaevi Kuralları" Başlıklı (87) 3 No`lu Tavsiye Kararı uyarınca hükümlünün muayene edilmesinde asıl olan kelepçesiz olmasıdır. Ancak muayene, teşhis ve tedavi işlemlerinin güvenli bir şekilde yerine getirilmesi için zorunlu görülmesi hâlinde hekimin talep ve gözetiminde kelepçelenmesi mümkün bulunmaktadır.

Bu çerçevede, inceleme konusu olan olayın somut durumu değerlendirilerek hastanın muayene ve tedavisinin güvenli biçimde yapılması için kelepçe takılmasına ilişkin bir zorunluluğun var olup olmadığına göre karar verilmesi yerinde olacaktır.

Konuyla ilgili mevzuat için tıklayınız...

16. Tıbbi Kötü Uygulamaya İlişkin Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Kapsamı Nelerdir?

Tıbbi Kötü Uygulamaya İlişkin Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartları uyarınca, bu sigorta, sigortalının genel olarak tüm mesleki faaliyetini kapsar.

Aşağıdaki hâller ise teminat kapsamı dışındadır:

a) Sigortalının, poliçe kapsamında yer alan ve sınırları hukuk kuralları veya etik kurallar ile tespit edilen mesleki faaliyeti dışındaki faaliyetlerinden kaynaklanan tazminat talepleri.

b) İnsani görevin yerine getirilmesi hariç, sigortalının, poliçe kapsamındaki kuruluşların sorumluluk alanı dışındaki faaliyetlerinden kaynaklanan tazminat talepleri.

c) İdarî ve adlî para cezaları dahil her tür ceza ve cezai şartlar.

ç) İlgili mevzuatla belirlenen çerçevede tıbbi mesleki faaliyet gereği yapılanlar hariç her türlü deneyden kaynaklanan tazminat talepleri.

Dişhekimlerinin yetki alanı 1219 sayılı Tababet ve Şuabatı Sanatlarının Tarzı İcrasına Dair Kanunun 29. maddesinde düzenlenmiştir. Buna göre;

“Diş tabibi, insan sağlığına ilişkin olarak, dişlerin, diş etlerinin ve bunlarla doğrudan bağlantılı olan ağız ve çene dokularının sağlığının korunması, hastalıklarının ve düzensizliklerinin teşhisi ve tedavisi ve rehabilite edilmesi ile ilgili her türlü mesleki faaliyeti icra etmeye yetkilidir.

Diş tabipliğinin herhangi bir dalında münhasıran uzman olmak ve o unvanı ilan edebilmek için diş hekimliği fakültelerinden veya Sağlık Bakanlığına bağlı eğitim kurumlarından alınmış bir uzmanlık belgesine sahip olmak şarttır.”

Bu düzenlemeler uyarınca, dişhekiminin mesleki alanında yaptığı tıbbi uygulamalar sebebiyle hastanın uğradığı zararlar bahse konu mesleki sorumluluk sigortasının kapsamındadır.

Dişhekimliğinde dokuz ayrı alanda uzmanlık belirlenmiştir. Ancak ne herhangi bir yasal düzenlemede ne de pratik uygulamada dişhekimliği uzmanlık alanlarının yetki sınırları belirlenmiş değildir.  Yasal düzenleme ile getirilen sınır, söz konusu uzmanlık unvanını ilan edebilmek için kişinin ilgili dalda uzman olmasıdır. Herhangi bir alanda uzman olmayan dişhekimlerinin mesleki yetkisinin kısıtlanması ise söz konusu değildir. Bir başka anlatımla, dişhekimi periodontoloji, pedodonti, ortodonti, cerrahi gibi bütün uzmanlık alanlarında mesleki faaliyette bulunmak hak ve yetkisine sahiptir.

Dolayısıyla, dişhekiminin cerrahi veya ortodonti alanında yaptığı tıbbi faaliyetler, Tıbbi Kötü Uygulamaya İlişkin Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartları uyarınca sigorta kapsamındadır.

17.Ağız ve diş ile ilgili ölçü ve kalıpların döküm ve protez çalışmaları yapılırken hastanın ağzında son halini alana kadar birden fazla prova yapıldığı, ölçünün dişhekimi ve teknisyen arasında karşılıklı olarak birçok defa gönderildiği bilinmektedir. Bu durumda dişhekimi tarafından sevk irsaliyesi düzenlenmesi zorunlu mudur?

Maliye Bakanlığı Gelir İdaresi Başkanlığı`ndan Birliğimize gelen 17.03.2010 tarih ve 1588 sayılı yazıda konuyla ilgili olarak "Ağız ve diş ile ilgili ölçü ve kalıpların döküm ve protez çalışmaları yapılırken, sözü edilen malzemelerin Dişhekimleri tarafından teknisyene gönderilmesi esnasında serbest meslek makbuzu düzenlenmesi mümkün bulunmaktadır. Söz konusu serbest meslek makbuzuna, ölçü alınması veya kalıba dökülmesi gibi işlemler için gönderilmesi nedeniyle düzenlendiği şerhi konulacak, herhangi bir bedele yer verilmeyecektir. Düzenlenecek serbest meslek makbuzunda, kendisine diş ölçü ve kalıbı gönderilen teknisyenin adının yer almış olması, bu kişiye hizmet verildiği anlamına gelmeyecektir." denilmektedir.

18. Ağız ve diş ile ilgili ölçü ve kalıpların döküm ve protez çalışmaları yapılırken hastanın ağzında son halini alana kadar birden fazla prova yapıldığı, ölçünün dişhekimi ve teknisyen arasında karşılıklı olarak birçok defa gönderildiği bilinmektedir. Bu durumda dişhekimi tarafından sevk irsaliyesi düzenlenmesi zorunlu mudur?

Maliye Bakanlığı Gelir İdaresi Başkanlığı`ndan Birliğimize gelen 17.03.2010 tarih ve 1588 sayılı yazıda konuyla ilgili olarak "Ağız ve diş ile ilgili ölçü ve kalıpların döküm ve protez çalışmaları yapılırken, sözü edilen malzemelerin Dişhekimleri tarafından teknisyene gönderilmesi esnasında serbest meslek makbuzu düzenlenmesi mümkün bulunmaktadır. Söz konusu serbest meslek makbuzuna, ölçü alınması veya kalıba dökülmesi gibi işlemler için gönderilmesi nedeniyle düzenlendiği şerhi konulacak, herhangi bir bedele yer verilmeyecektir. Düzenlenecek serbest meslek makbuzunda, kendisine diş ölçü ve kalıbı gönderilen teknisyenin adının yer almış olması, bu kişiye hizmet verildiği anlamına gelmeyecektir." denilmektedir.

Muhasebe Ücreti Öde
E-Mükellef Girişi